Jeotermal enerji, elektrik üretmek için yeryüzünden gelen ısıyı kullanan yenilenebilir 100% yerli, ülkemize ait olan bir enerji kaynağıdır. Ülkemiz, jeotermal enerji üretimi söz konusu olduğunda, henüz büyük ölçüde kullanımda olmayan jeotermal kaynakları ile dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Ülkemiz, son on yılda jeotermal enerji kapasitesini dışa bağımlılığı en aza indirgemek ve bitirmek üzere istikrarlı bir şekilde arttırıyor ve bu eğilimin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor.
2021 itibariyle ülkemiz, yaklaşık 1,7 GW jeotermal enerji kapasitesine sahiptir ve bu da bizi dünyanın altıncı en büyük jeotermal enerji üreticisi yapmaktadır. Bu kapasitenin çoğu, ülkenin yüksek oranda jeotermal kaynak yoğunluğuna sahip olan Ege bölgesinde yer almaktadır. Bununla birlikte, Marmara, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri de dahil olmak üzere ülkenin diğer bölgelerinde de önemli jeotermal kaynaklar bulunmaktadır.
Ülkemizde jeotermal enerji sektörü, devam eden yeni projeler ve genişlemelerle son yıllarda hızla büyüyor. 2020 yılında var olan kapasitemize yaklaşık 150 MW jeotermal daha eklendi ve bunun önümüzdeki yıllarda artması bekleniyor. Bu büyümeyi yönlendiren faktörlerden biri, jeotermal de dahil olmak üzere yenilenebilir enerjiye verilen destektir. Türkiye, 2023 yılına kadar elektriğinin 'unu yenilenebilir kaynaklardan üretme hedefi belirledi ve jeotermalin bu hedefe ulaşmada önemli bir rol oynaması bekleniyor.
Ülkemizde jeotermal enerjinin büyümesini sağlayan asli faktör ise ülkemizin bolca sahip olduğu jeotermal kaynaklarıdır. Türkiye, dünyanın en büyüklerinden biri olan 31 GW tahmini jeotermal potansiyele sahiptir. Bununla birlikte, bu potansiyelin şimdiye kadar yalnızca küçük bir kısmı kullanımda ve bu da gelecekteki milli büyüme için de geniş bir alan oluşturmaktadır.
Türkiye'deki jeotermal enerji sektörü de uluslararası oyuncuların artan ilgisinden ve yatırımından yararlanıyor. Son yıllarda birkaç büyük çok uluslu şirket, jeotermal projelerinin gelişimini hızlandırmaya yardımcı olabilecek uzmanlık ve teknolojiyi getirerek Türkiye jeotermal pazarına girdi.
Türkiye'de jeotermal sektöründeki birçok olumlu gelişmeye rağmen, ele alınması gereken bazı zorluklar da var. Ana zorluklardan biri, jeotermal enerji projelerinin yüksek ön maliyetleridir. Bir jeotermal enerji santrali geliştirmek oldukça maliyetli olabilir ve bu, bazı yatırımcıları piyasaya girmekten caydırabilir.
Sonuç olarak, Ülkemizde jeotermal enerji sektörü önümüzdeki yıllarda büyümeye devam edecek. Ülkenin bol jeotermal kaynakları, destekleyici bir hükümet politikaları ve yeerli ve uluslararası oyuncuların artan yatırımları var ve bunların hepsi Türkiye'de jeotermal enerjinin geleceği be enrjideki bağımsız Türkiye için iyiye işaret. Bununla birlikte, Türkiye'de jeotermal enerji için sürdürülebilir büyüme ve parlak bir gelecek sağlamak için, jeotermal projelerin yüksek geliştirme maliyetleri ve çevresel etkileri dahil olmak üzere sektörün karşı karşıya olduğu zorlukların ele alınması önemli olacaktır.
Re-Enjeksiyon
rezervuardaki basınç seviyesinin korunmasına yardımcı olur. Reenjeksiyonun bir diğer önemli faydası, soğutulmuş su ile kaya matrisinin sürekli olarak yıkanması sayesinde rezervuardan geri kazanılabilir enerjinin önemli ölçüde artmasıdır.
Jeotermal güç
üretim tesisi büyük ölçüde yalnızca yer yüzünde üretilen fazla buharı serbest bırakır, yer altında gelen hava veya sıvı'yı doğaya, yeryüzüne salmaz. Bu nedenle jeotermal enerji santralleri temiz bir elektrik kaynağı ve ülkenin sıfır karbonlu geleceğine önemli bir katkı sağlar.
Jeotermal enerji
temiz, güvenilir ve yenilenebilir bir kaynak olduğu için en verimli ve sürdürülebilir enerji türlerinden biri olarak kabul edilir. Elektrik üretmek ve ısıtma ve soğutma sağlamak için dünya yüzeyinin içindeki ısıyı kullanır.
Jeotermal kaynaklar
yenilenebilir bir enerjidir ve asla tükenmez. Bol miktarda jeotermal enerji, Dünya var olduğu sürece mevcut olacaktır. Dünyanın iç çekirdeği tarafından üretilen ısıdan yenilenebilir bir enerji kaynağıdır ve 7/24/365 kullanılabilir.
Düşük karbonlu enerji aileleri:
Jeotermal enerji, en az dezavantajla en fazla potansiyele sahiptir.
Güneş panelleri, sıfır emisyonla güç üretme yeteneğine sahiptir. Üretilen güç, enerji talebinizi beslemek için kullanılabilir ve geleneksel enerji ihtiyaçlarını mükemmel bir şekilde yeşil enerji ile değiştirir. Üretilen her bir kilovat yeşil enerji, karbon ayak izini yılda 1360 Kg azaltabilir..
Rüzgar enerjisi, yine fosil yakıtlarını ihtiyaç duymadan uygulanabilir bir alternatifidir. CO2 veya diğer hava kirleticileri yaymaz. Ömrü boyunca neredeyse karbonsuz çalışır.